Tilki İle Leylek Masalı

Geçmiş zaman içinde bir tilki ile bir leylek varmış. Bunlar yalnızlıklarını gidermek için kardeş olmuşlar. Bir gün tilki, leyleği evinde misafir etmiş. Bir kazan ayran çorbası pişirmiş, geniş bir kaba dökmüş, getirip sofraya koymuş. Yemeye başlamışlar.

Kapları düz olduğu için leyleğin gagasına bir pirinç tanesi bile gelmiyormuş. Fakat tilki çorbasını rahat rahat içiyormuş. Böylece leylek birkaç pirinç tanesini yiyinceye kadar tilki çorbayı yalayıp yutmuş. Leylek aç kalmış. Kalkıp söylene söylene evine gitmiş.

O gece sabaha kadar karnının gurultusundan uyuyamamış. Bu olaydan birkaç gün sonra, tilki leyleği yine davet etmiş. Leylek yufka yürekli bir kuş imiş. İçindeki bütün kızgınlığı unutarak, kalkıp tilkiye misafirliğe gitmiş. Tilki bu defa da çorba pişirmiş, siniye dökmüş, getirip sofraya koymuş. Ve yine leylek bir tek pirinç alamadan tilki çorbayı yalayıp yutmuş.

Leylek bu sefer de aç kalmış. Kendi kendine: “Peki tilki, alacağın olsun, fakat ben bunu senin yanına bırakmam.” demiş. Sonra kendini gayet memnun göstererek tilkiye:

— Çok teşekkür ederim kardeş, sana zahmet verdim. Bu zahmetine karşılık gel seninle bir geziye çıkalım, içimiz açılsın.

— Zaten ben de gezmek istiyordum, sağolasın yüreğimce bir haber verdin.

— O zaman benim kanatlarımın üstüne bin, seninle gökyüzünde gezelim.

Tilki leyleğin üstüne binmiş. Leylek gökyüzüne yükselmiş. Biraz uçtuktan sonra leylek tilkiye:

— Kardeşim bak bakalım, yeryüzü nasıl görünüyor.

— Bir tarla boyunda görünüyor.

Leylek biraz daha yükselmiş:

— Kardeşim ya şimdi nasıl görünüyor?

— Yeryüzü hiç görünmüyor. Leylek biraz daha da yükselip:

— Tilki kardeş iki kanadım da ağrıyor, çok yoruldum, biraz in de kanatlarımı dinlendireyim.

— Aman kardeşim, yalvarırım, kurban olurum, ben bu gökyüzünde nereye ineyim? Nasıl ineyim? Beni sen aşağıya indir.

— Hayır, kanatlarım ağrıyor, inmezsen seni yere atarım. Sen bilirsin! Tilki leyleğin tuzağına düştüğünü anlamış ve yalvarmaya başlamış:

— Leylek kardeş, bir yanlışlık yaptım, “Kötülüğe karşılık iyilik gerek”, demişler.
Gel bu defa beni affet, ölünceye kadar kulun kölen olurum.

— Hayır. Ne ekersen onu biçersin, ben sana borçluydum borcumu ödüyorum. Tilkinin bitmek bilmeyen yalvarmalarından sonra leyleğin kalbi yumuşamış, tilkiye acımış.

Gökyüzünden aşağıya inmeye başlamış, yeryüzüne beş on metre kala, “Al işte!” diyerek tilkiyi kanatlarından atmış. Kurnaz tilkinin kaburgası, ayakları çok ezilmiş. Tam bir ay yerinden kalkamamış. O günden sonra da bir daha kimseyle dalga geçmeyeceğine, kimseye kötü davranmayacağına dair kendine söz vermiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder